Su tüm canlıların hayati derecede yararlandığı doğal bir kaynaktır. İnsan besin almadan haftalarca yaşayabilir ama su olmadan ancak birkaç gün yaşanabilir.
Su medeniyettir
Su havzaları, insan yerleşimlerinin konumunu belirlemede asırlar boyunca önemli bir etken olmuştur. Ecdad, taşıma suyla değirmen döndürmeye çabalamamış; medeniyetler akarsu havzalarında ortaya çıkmış, gelişmiş, ilerlemiştir. Günümüzde de dünya üzerinde en yüksek nüfusa sahip 10 nehir havzası toplam dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birine ev sahipliği yapmaktadır.
İnsanlığın suyla ilişkisi tarih boyunca artarak devam etmiş, büyüyen nüfus, gelişen şehirleşme ve değişen yaşam standartlarıyla birlikte suya olan talep artmıştır. Öteden beri tarımın en önemli kaynaklarından biri olan su, günümüzde başta enerji üretimi olmak üzere sanayide de yoğun olarak kullanılan ve ikame edilemeyecek bir kaynak haline gelmiştir. Suyun kullanım alanlarının artması, bu kaynağın stratejik önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Suyun stratejik önemi
Yeryüzündeki denge ve nizam içinde tatlı ve tuzlu su kaynaklarının dünyadaki hacmi belli ve miktarı sabittir; bilimsel araştırmalar da su miktarının değişmezliğini ortaya koymaktadır. Yeryüzünün yaklaşık %75’i sularla kaplı olmakla birlikte, tatlı su kaynakları bunun sadece %2,5’ini oluşturur. Tatlı suların %70’ini buzul ve kar kütleleri oluşturur, insanların ve diğer canlıların kullanabileceği tatlı suların dünyadaki su kaynaklarına oranı ise %1’dir. Bilim insanları tarafından yeryüzündeki su kaynağının tükenmediği, suyun yağmur, kar veya buharlaşma eksenli geri dönüşümünün sınırsız olduğu belirtilmektedir. Ancak temiz su kaynaklarının zaman içinde hatalı tasarrufuna bağlı olarak azalmasının söz konusu olabileceğine vurgu yapılmaktadır. Su kaynaklarının aslının korunması ve usulüne uygun kullanılması, yeryüzündeki tüm canlıların sudan istifade edebilmesi için yegane şarttır.
Hâlen dünyada 2,7 milyar insan, yılda en az bir ay su sıkıntısı çeken havzalarda hayatını sürdürmektedir. 2050 yılında, su kıtlığı çeken havzalarda yaşayan insanların dünya nüfusunun %40’ından fazlası oluşturacağı tahmin edilmektedir. 2019 yılı itibariyle 2,2 milyar insanın içme suyuna erişimi bulunmamaktadır. Dünya genelinde her üç kişiden biri temiz içme suyuna, her iki kişiden birinin de atık su tesisatlarına erişememektedir. Aslen evrensel bir kaynak olan suyun korunması, sağlıklı bir toplum ve hayat dolu bir çevre için gereklidir.
Suyun kimyası
Su, iyi bir çözücü ve temizleyicidir; temizliğin şiarıdır. Doğal kaynaklı sular, dışarıdan bir müdahaleyle kirlenmediği sürece hem temizdir hem de temizleme vasıtasıdır. Saf su, kokusuz, tatsız, renksizdir.
Suyun kimyasal özelliklerinden bazıları şunlardır:
▶️ Yanıcı özelliğe sahip iki hidrojen atomu ile yakıcı özelliğe sahip olan bir oksijen atomundan oluşmuştur ve söndürücü özelliğe sahiptir.
▶️ Su, polar molekül yapısı sayesinde çok iyi çözücüdür, insan vücudunda pek çok hücre içi metabolik faaliyet suda çözünme ile gerçekleşir.
▶️ Kendi molekülleri ve farklı moleküllerle arasındaki çekim kuvveti sayesinde belirli kılcal yapılar içinde kopmadan yükselebilir ve taşınabilir. Böylece bitkiler karada yaşamlarını sürdürebilir.
▶️ Katı hali olan buzu eritmek için harcanan enerji yüksektir ki böylece biyolojik sistemler düşük sıcaklıklara dayanıklı hale gelirler.
▶️ Suyun hacmi, bilinen tüm sıvıların aksine, belirli bir sıcaklığa (+4°C'ye) düşene kadar azalır, daha sonra tekrar artmaya başlar. Donduğunda ise hacmi sıvı hale göre daha fazladır. Bu nedenle suyun katı hali, sıvı halinden daha hafiftir. Bu yüzden buz, suyun dibine batmayıp su üstünde yüzer.
▶️ Saf su, mineralsiz haliyle elektriği iletmez. Doğada mutlak saf su yoktur. Doğadaki su, havadan bazı gazlar ve topraktan ve çevreden bazı mineraller taşır. İçme suyunda ise insan vücuduna faydalı mineraller bulunur.
▶️ Doğada su, hidrolojik çevrime tabidir; akarsulara dökülen atıklarla kirlense ve okyanuslarda tuzlu su haline gelse de, buharlaşıp atmosfere karıştığında yine temizlenir ve tatlı suya dönüşür
İnsan için su
Su, insan hayatının temel öğelerinden biridir. Su, bir besin maddesi olmasının yanında, içerisinde bulundurduğu mineral ve bileşiklerle vücudumuzdaki her türlü biyokimyasal reaksiyonların gerçekleşmesinde inanılmaz derecede etkin rol oynamaktadır. Su, insanlar için oksijenden sonra gelen en hayati unsurdur. Vücut besin almadan haftalarca canlılığını koruyabilirken susuz ancak birkaç gün dayanabilir.
Vücuttaki su miktarının vücut ağırlığının %10’una kadar düşmesi, aşırı dehidrasyon ismini taşıyan ölümcül bir durumdur. İnsan vücudunun su oranı yaşa ve cinsiyete göre değişmekle birlikte %42- %71 civarındadır, çocukların vücudunda su oranı yetişkinlere göre daha yüksektir.
Su, nefes almak için oksijeni nemlendirir, vücudun pH dengesini korur. Hücrelerdeki moleküllere ve organellere dağılma ortamı oluşturmasından; besinlerin enerjiye dönüştürülmesine, artık maddelerin ilgili yerlere taşınmasına; vücut ısısının düzenlenmesine, eklemlerin kayganlığının sağlanmasına ve elektrolitlerin taşınmasına kadar pek çok görev alır. İnsan hayatının her döneminde beslenme, dolaşım, solunum, boşaltım, üreme gibi hayatsal faaliyetlerin gerçekleşebilmesi için su, gerekli bir maddedir.
İnsan vücudunda kemik, deri, bağ doku ve yağlar dışındaki tüm öğeler, suda çözünmüş halde bulunur. Hücrelerdeki biyokimyasal işler bu çözelti içerisinde oluşur. İnsan kanının %80-90'ı, kasların ise %75'i, beynin % 75’i, kemiklerin % 22’si sudan oluşmaktadır. Vücuttaki ısı ise dışarı yine sulu olan ter ile atılır. İnsan vücudu suyu depolayamaz; vücuttan deri, akciğer, idrar, bağırsak faaliyetleri yoluyla dışarı atılan suyun her gün ikame edilmesi gerekir.
Beslenme uzmanları içme suyunun miktarına ve vücuttaki işlevine ilişkin şunları söylemektedir:
💧 Kişinin ağırlığı ve fiziksel aktivitesine göre günlük içme suyu ihtiyacı 1.5-2.5 litre arasında değişir.
💧 Sabah uyandıktan sonra 1-2 bardak su içmek iç organları harekete geçirir.
💧 Yemeklerden yarım saat önce 1 bardak su içmek sindirime yardımcı olur.
💧 Duş almadan önce 1 bardak su içmek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur.
💧 Her 1 bardak çay-kahve içildiğinde vücudun 1 bardak daha su içme ihtiyacı doğar.
💧 Suyu yeterli ve dengeli içmek baş ağrılarına, kabızlığa ve unutkanlığa karşı koruyucudur.
Bireysel Su Tasarrufu
Su üzerine bireysel tedbirler listesi ise şöyledir
Her gün bir dk daha az duşta kalarak yılda 5 ton su tasarrufu sağlanabilir. Su tazyikini çoğaltan ekonomik duş başlıkları kullanılabilir, banyo suyu akan su halinde değil bir kaba doldurarak kullanılabilir, sıcak su gelene kadar boşa akan soğuk suları biriktirerek evde çiçek sulamada ya da sifon doldurmada kullanılabilir. Diş fırçalarken musluk kapatılabilir.
Mutfakta kirli bulaşıkları durulamadan makinanın ekonomik programında çalıştırarak yıllık 40 ton su tasarrufu sağlanabilir. Pirinç ıslatılan sular lezzetli ve besleyici çorbalara dönüştürülebilir. Yumurta kaynatılan sularla çiçek sulanabilir, böylece kalsiyumdan beslenir. Sebze ve meyveler akan su altında değil bir kabın içinde yıkandığında yıllık 18 ton su tasarrufu sağlanabilir.
Evin ve binanın içine gri su sistemi kurularak lavabo, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesinde kullanılan suyun dışarıdaki tuvaletlerde kullanılmak ve bitkileri sulamak için yeniden kullanılması sağlanabilir.
Saksıya kuraklığa dayanıklı kaktüs benzeri bitkiler dikilebilir, bunlar sulama yapmadan gelişebilir.
Apartman görevlisi tarafından ev dışında bir oluğun altına bir yağmur varili kurulması teşvik edilebilir, böylelikle günde 4 litreden fazla su biriktirilebilir, sineklerden korumak üzere üzerine bir ağ gerilebilir ve çimleri sulamak, arabayı yıkamak gibi dışardaki su gereksinimleri bu suyla karşılanabilir.
Son günlerde gündeme gelen “yağmur hasadı” yöntemiyle su biriktirme teknikleri geliştirilebilir.