Dünyada her yıl yüz binlerce ton tarım ilacı püskürtülürken bu rakam sürekli artıyor.
Peki tükettiğimiz gıdalarda kullanılan tarım ilaçları neden bu kadar yaygın tercih ediliyor? Hangi durumlarda tarım mahsulleri için fayda sağlıyor?
Su, toprak, hava kirliliğine; gıdalara zehir kalıntılarının bulaşmasına etkisi var mı? Her tarım ilacı zararlı mıdır?
Tarım ilaçları neden kullanılır, çeşitleri nelerdir?
Yetiştirilen tarım ürünlerini çeşitli bitki hastalıklarından, mahsule zarar veren çeşitli böcekler ve verimi düşüren yabani otlardan korumak amacıyla bitki koruma yöntemleri kullanılmakta. Bu yöntemler arasında dünya çapında en yaygın tercih edileni ise tarım ilaçları namı diğer pestisitlerin yer aldığı kimyasal mücadele.
Tarım ilaçları, kimyasal yapılarına, bitki zararlısı çeşitlerine ve etki alanlarına göre sınıflandırılıyorlar. Dünya çapında 1000’den fazla etken maddeyi farklı formlarda içeren ticari tarım ilaçları bulunuyor.
Hedeflenen canlı grubuna göre yabani otlara karşı etki gösterenlere herbisit, mantarlara karşı etki gösterenlere fungisit, haşerelere karşı etki gösterenlere insektisit denmekle birlikte bütün tarım ilaçları için de pestisit tabiri kullanılıyor.
Pestisitler; gıda sektöründe tarımsal mücadele amacıyla kullanıldıkları gibi, halk sağlığı alanında sivrisinekler gibi hastalık taşıyıcıları öldürmek amacıyla da kullanılıyor. Hamamböceği ve sinek ilaçları, fare zehirleri gibi pek çok kimyasal gibi park-bahçe ilaçlamalarında kullanılan biyosidal ürünler de bu grupta yer alıyor.
Tarım ilaçları hedef canlıda etkisini çeşitli organ ve sistemler üzerinde zehirleyici olarak gösteriyor.
Tarım ilaçları etki biçimleri açısından uygulandığı bitki yüzeyinde kalmasıyla “kontakt etkili” veya bitki bünyesinde dolaşarak meyveye, yaprağa, köke, bitkinin diğer doku ve sistemlerine ulaşmasıyla “sistemik etkili” olabiliyor. “Suda”, “asitte”, “bazda” ya da “yağda” çözünen kimyasal formlarda hazırlanabiliyor.
Ne zamandan beri ve nasıl kullanılıyor?
Tarımda sentetik kimyasal formüllerin kullanımı sanayi devrimine dayanıyor. Hibrit tohumlar, suni gübreler, yetiştirilen bitki çeşidine özgü geniş spektrumlu tarım ilaçları gibi sermaye yoğun girdiler, 1950'lerden bu yana birçok sanayileşmiş ülkede tarımsal verimi artırdı. 1970’lerden itibaren de ülkemizde geleneksel tarımdan ticari tarım faaliyetlerine geçiş görüldü. Ekim nöbetiyle çeşitli türde bitkiler yetiştirmenin yerini pestisitler aracılığıyla hastalık ve zararlılardan korunan tek tip mahsulü yetiştirme uygulaması aldı. İhracat standardını yakalayan yüksek verimli mahsuller üretmek üzere küresel pestisit kullanımında son 30 senede yaklaşık yüzde 81 oranında artış görüldü.
1990'lı yıllarda tarımda biyoteknoloji ve genetik mühendisliği uygulamalarının yaygınlaşması ile birlikte küresel pestisit üreticisi kimya şirketleri tohum sektörüne de yöneldi. Yıllar içinde tohum pazarındaki paylarını yüzde 29’dan 63’e çıkaran şirketler, bugün pestisit pazarının da %75’e yakınını elinde bulunduruyor.
Tarım ilacı için ruhsat nasıl veriliyor?
Günümüzde bir tarım ilacının piyasaya sürülmesi yetkili kuruluşlardan ruhsat almasıyla mümkün. Bu süreçte ürünün etkinliği, insan ve çevre sağlığına etkileri test ediliyor. Bir aktif bileşenin onayı, 10 yılı geçmemek üzere belirli bir süre için verilmekte. Ruhsat yenileme için karar verme sürecine yeni veriler dahil edilmekte. Akut ölümcül etki, genetik hasar, anne karnındaki bebeğe etki, kansere yol açma, üreme ve endokrin sistemine hasar gibi bulgular varsa onay verilmiyor.
Pestisitlerin çevreye ve tabiat canlılarına olan etkileri ise onaylama sürecinde çoğunlukla ihmal ediliyor ya da “kabul edilebilir etki” olarak değerlendiriliyor.
Çevre ve insan sağlığını akut veya kronik tehdit eden pestisitler, yüksek tehlikeli pestisit olarak sınıflandırılıyor. Pestisitlere beslenme yoluyla maruz kalınan güvenli kalıntı miktarı da mevzuatlarla belirleniyor. Mahsulün yetiştirme uygulamalarına, aktif bileşenin toksik etkisine ve tüketim şekli ve miktarına dayanıyor.
Bebek maması gibi özel gıda ürünlerinde pestisit için sıfır tolerans tanınıyor.
Bazı pestisit etken maddeleri ise son yıllarda sağlık etkileriyle gündeme geliyor; çeşitli ülkelerde kullanımı kısıtlanmakla birlikte dünya genelinde hala yaygın kullanılıyor. Bunlar arasında muhtemel kanserojen glifosat, endokrin ve hormonları bozucu atrazin, arı öldürücü neonikotinoid, doğurganlık üzerinde olumsuz etkili glufosat, su canlıları için zehirli klorantranilliprol, üreme için toksik siprokonazol sayılabilir.
Kullanımı
Tarım ilaçları yalnızca ihtiyaç miktarınca, yan etkileri değerlendirilerek, kullanım koşullarına dikkat edilerek uygulandığında tarımda zararlılarla etkin mücadele sağlıyor, bitki gelişiminin yönlendirilmesini kolaylaştırıyor ve mikotoksinler gibi biyolojik kaynaklı bulaşmalardan da koruyabiliyor.
Çeşitli kuruluşların onayından geçmiş, iyi tarım uygulamalarıyla azami kullanım miktarı belirlenmiş, hasat öncesi aralıklar, koruyucu ekipmanlar, atık yönetimi gibi konulara dikkat edilerek yapılan kimyasal pestisitli üretimin bulaş ve sağlık riski oluşturmayacağı kabul ediliyor.
Ancak verimi artırma ve zararlılardan tamamen kurtulma düşüncesiyle aşırı dozda ve kontrolsüz kullanımı tehlikeleri beraberinde getiriyor.
Çevreye bulaşması
Bazı etken maddeler, doğada, toprakta, suda varlıklarını korumaya devam ediyor. Pestisitler toprağa uygulandıklarında buharlaşarak, ışıkla parçalanarak, kimyasal bozunmaya uğrayarak, emilerek, mikrobiyal bozulmaya uğrayarak yol alıyor. Toz, parçacık ve damlacık halinde veya uçucu bileşenleriyle havaya karışarak rüzgar yardımıyla bazıları 1.000 kilometreden fazla mesafe kat edebiliyor; yağmur ve sulama ile yüzey sularına sızabiliyor, yüzey akışı yoluyla yer altı sularına geçerek yavaş yavaş bozunmaya başlıyor.
Yapılan araştırmalar dünya genelinde pek çok ülkede suların böcek ilacı açısından kalıntı sınırının çok üstünde değerlerde kirlendiğini ortaya koyuyor. Yüzey sularında ve yeraltı sularında sıklıkla tespit edilen pestisit kalıntıları, muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılan glifosat.
Hava yoluyla yayılmadığı ve uçucu olmadığı varsayılan, dünyada en yaygın kullanılan herbisit olan glifosat hemen her noktada bulunuyor. Keza bozunma ömrü uzun bir organik bileşik olan böcek ilacı DDT, ülkemiz topraklarında yasaklanmasının ardından 50 sene geçmiş olmasına rağmen, tarım dışı topraklarda bile yan ürünü olan DDE’ye halen rastlanıyor.
Yoğun pestisitli üretim yapılan tarım alanlarının yakınında bulunan halka açık oyun alanlarından ve okul bahçelerinden çim örneklerinin nerdeyse hepsinde en az bir çeşit pestisit bulunuyor. Tespit edilen pestisitlerin çoğu, çok küçük miktarlarda bile insan ve hayvanların sağlığını etkileyebilen endokrin bozucu kimyasallar arasında yer alıyor. En yüksek miktarda bulunanlar böcek ilacı klorpyrifos, iki sene önce (Avrupa’da) yasaklanan, nörotoksik etkileri bulunan, çocuklarda beyin gelişimini bozabilen bir madde.
Bazı pestisitler, doğrudan ve dolaylı etkileriyle bitki korunmasında ve bütün tabiat canlıları için hayatın devamında önemli rol üstlenen mikroorganizmalara da zarar veriyor.
Topraklar etkileniyor
Toprak sadece üzerinde gıdamızı yetiştirdiğimiz alt tabaka değil, aynı zamanda özenle işlenmesi gereken yenilenemez bir kaynak.
Pestisit kalıntıları ve kimyasal gübreler, zaman içinde toprağın tarıma elverişsiz çorak bir hale gelmesinden, kolaylıkla erozyona uğramasından, canlılığını kaybederek adeta çöle dönmesinden sorumlu.
Bazı tarım ilaçları, toprağa daha yavaş ve kontrollü salınması hedefiyle kasıtlı olarak plastik kapsüllerle üretiliyor. Gübrelere, pestisitlere ve tohum kaplamalarına kasıtlı olarak eklenen mikroplastikler, her yıl kullanılan yaklaşık onbinlerce ton mikroplastiğin yaklaşık yarısını oluşturuyor.
Tarım İlaçlarının biyoçeşitliliğe etkileri
Gittikçe artan bir oranda tarımsal üretimde ve park-bahçelerde kullanılan pestisitlerin bazıları yalnızca hedeflenen bitki zararlılarına değil diğer canlılara da ulaşabiliyor.
Birçok arı türü, tarım ilaçlarında ve gübrelerde toksik kimyasal formüllerin kullanılmasından dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Özellikle tarla kuşları ve çayır kelebeklerinin sayısının son 30 senede yüzde 30'dan fazla azaldığı biliniyor. Diğer yandan bal arıları da yoğun pestisistli tarım dolayısıyla dünya genelinde risk altında.
Yabancı otlara karşı herbisitlerin kullanımı, çiçeklerin yok olmasına ve yol açıyor. Hiç tarım ilacı kullanılmayan tarlada 100 çeşit çiçek açarken, organik tarlalarda 52, ticari tarlalarda 3 çeşit çiçek açabiliyor. Tarlalardaki önemli nektar ve polen kaynakları olan yabani bitki türleri, ekilebilir tarım alanlarındaki böceklerin çeşitliliği ve bolluğu üzerinde önemli bir etkiye sahip.
Tarım ilaçlarının gıdalarda kalıntısı
Günümüzde katkısız ve doğal gıda maddeleri olan bal, meyve ve sebzeler, tahıllar, et ve süt gibi pek çok temel gıda maddesinde, içme suyunda tarım ilacı kalıntılarına rastlanıyor.
Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, dünyanın dört bir yanından toplanan bal örneklerinin yüzde 75'inde birkaç çeşit neonikotinoid böcek ilacı bulunuyor. Son beş sene ortalamasına göre Almanya'da satılan elmaların %96’sı, çeşitli sebzelerin % 93'ü, ABD'de satılan kirazların %90’dan fazlası, İngiltere’de satılan üzümlerin %88’i, Avrupa genelinde satılan çileklerin %86’sı son beş senede farklı pestisit çeşitlerinin kalıntılarıyla bulaşık.
Ülkemizde de özellikle yan etkilerine ve kullanım koşullarına dikkat edilmeden kullanılan pestisitler, gıdalarda izin verilen miktarın üzerinde kalıntı bırakıyor. Gıdalarda pestisit kalıntıları zaman zaman ülke gündemine yansıyan gıda zehirlenmeleriyle de adından söz ettiriyor.
Tarım ilaçlarının sağlığımıza etkileri
Tarım ürünlerinde verimi artırma ve zararlılardan tamamen kurtulma düşüncesiyle aşırı dozda ve kontrolsüz olarak kullanılan tarım ilaçları tehlikeleri beraberinde getiriyor.
Tarımsal faaliyetlerde yetiştirilen ürünlerdeki tüm zararlılar, hastalıklar ve yabancı ot türleri dikkate alınarak mücadele programının bütüncül olarak hazırlanması büyük önem taşımakta. Entegre zararlı yönetimi diye isimlendirilen bu programda; karantina tedbirleri, kültürel, mekanik, fiziksel, biyoteknik, biyolojik ve en sonda da ihtiyaç duyulması halinde kimyasal mücadele yöntemleri kullanılmakta.
Bitki koruma faaliyetlerinde kimyasal mücadele diğer mücadele yöntemleri dikkate alındığında en son başvurulan yöntem ancak birçok nedenden dolayı uygulamada ilk sırada yer alıyor.
Tarım zararlılarını zehirlemek üzere üretilmiş olan pestisitler, yalnızca hedeflenen canlıda kalmıyor, çevreye, hayvanlara ve insanlara da kalıntıları bulaşıyor.
Tarım ilacına maruz kalanlarda hangi etkiler görülüyor?
Araştırmalar insan akciğerlerinde, idrarda ve hatta anne sütünde bile tarım ilacı kalıntılarının bulunduğunu ortaya koyuyor. Tarım ilaçları kalıntılarına giydiğimiz kıyafetlerden cilt yoluyla, soluduğumuz hava yoluyla, yiyip içtiğimiz gıdalar yoluyla maruz kalıyoruz. Genellikle tarım ilacı uygulayan çiftçiler daha fazla mağduriyet yaşasa da günlük hayatımızın parçası olan pek çok şeye bulaşan tarım ilacı kalıntıları yediden yetmişe herkesi etkileyebiliyor.
Yüksek miktarda tarım ilacına maruz kalan birinde kısa bir süre içinde halsizlik, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, ciltte ve gözlerde kızarıklık ve kaşıntı gibi akut zehirlenme belirtileri görülebiliyor. Ciddi zehirlenme vakalarında kalp, akciğer veya böbrek yetmezliği oluşabiliyor. Akut etkiler tarım ilacı uygulayıcılarında, açık alanda böcek ilaçlaması yapılan havayı soluyan ya da yoğun pestisit kalıntıları içeren bir tarım ürününü yiyen kimselerde kısa süre içinde görülebiliyor.
Pestisitlerin kimyasal yapısından kaynaklı olarak pek çok kanser türü ve hormonal sistem bozuklukları da karşılaşılabilen etkiler arasında.
Yabancı ot ilacı glifosat, endokrin bozucu kimyasallara bir örnek. Uluslararası araştırma kuruluşları tarafından "insanlar için muhtemelen kanserojen" olarak sınıflandırılan glifosatın bir çeşit lenf kanseri riskini %41 artırdığı ortaya koyuluyor. Dünyanın farklı yerlerinde bu etken maddeyi üreten şirketler aleyhinde tarım ilaçlarının insan sağlığını tehdit ettiği ve kansere sebep olduğu gerekçesiyle yüz bini aşkın dava yürütülüyor; on binlerce pestisit mağduruna şirketler yüklü tazminat ödüyor.
Pestisitlerin bilinçli kullanılması hem yetiştiricilerin hem tüketicilerin sağlık ve refahı için son derece önemli. Yoğun tarım ilacı kullanarak ticari tarım yapmakta olan Amerikalı bir çiftçi, lenf kanserine yakalanmasının ardından bundan tarım ilacı tedarikçisi dünyaca ünlü bir kimya şirketini sorumlu tutmuştu. Açtığı milyon dolarlık tazminat davasını kazanan çiftçinin sözleri dikkat çekiyor: “Umarım insanlar ne yediklerine, nereden geldiğine ve daha önce nasıl işlem gördüğüne bakmaya başlarlar.”
Dünya genelinde pek çok gelişmiş ülke glifosat türevi tarım ilaçlarının tarım alanlarında kullanımına sınırlama getiriliyor, kentsel alanlarda kullanımı yasaklanıyor, ilgili denetimler artırılıyor.
Toprağı, biyoçeşitliliği, insan sağlığını ve pek çok canlıyı dolaylı ya da dolaysız olarak etkileyen tarım ilaçlarının zararlarını nasıl azaltabiliriz?
Mutfağımıza ulaşan kalıntıları arındırma
Mutfağımıza ulaşan gıdaları muhtemel pestisit kalıntılarından arındırmak için tercih edilebilecek birkaç seçenek bulunuyor:
· Organik tarımla üretilmiş bir gıda ürünü aldıysak toksik pestisitlere maruz kalmadığı varsayılabilir
· İyi tarım uygulanmış bir gıda ürününde kontrolsüz tarımdan daha düşük miktarda pestisit kalıntısı bulunabilir.
· Eve aldığımız bir meyve-sebze dalından, bahçesinden taze koparılmış da olsa yıkanmalı
· Suda çözünen ve sistemik olmayan bir pestisit kalıntısı için akar su altında yıkamak bir bitki kabuğunun içinde yetişen kurubaklagiller için yeterli.
· Kabuğuyla yenen meyve sebzeleri önce karbonatlı sonra sirkeli suda 15 dakika beklettikten sonra durulamak büyük oranda arındırılmasını sağlıyor.
· Yıkadıktan sonra cinsine göre kabuğunu soymak da büyük oranda etkili.
Uzmanlar, yüksek tehlikeli pestisitlerin çevre ve insan sağlığına etkilerini göz önünde bulundurarak mümkünse kullanılmamasını ya da kullanılacaksa uygun zamanda, dozda ve uygun koruyucu giysilerle kullanılması gerektiğini belirtiyor.